Kandilli’deki İoki, usta bir iç mimarın elinden çıkmış, geleneksel bir Japon evinin sadeliğinde döşenmiş, küçük ama son derece sevimli, klasik Japon yemeklerini tadabileceğiniz bir mekan.
Restorancılık nankör sektör; her şeyi düşünür, dünya kadar yatırım yapar, ekip oluşturup yola çıkarsınız. Müşteri hoşgörüsüzdür. Bir şeyler ters gittiğinde “Madem her şey tam değil, o zaman ne diye açtın?” diye düşünür müşteri; haklıdır da. Hele bir de benim gibi mesleği gereği restoranları dolaşıp izlenimlerini yazan biri, hiçbir şeyin oturmadığı bir zamanda gelir, birbiri ardından aksaklıklar yaşarsa, oturur, restoran hakkında, sahiplerinin hiç hoşuna gitmeyecek bir de yazı yazar. Japonya’daki gibi usta olmak için 10 yıl emek vermesinden vazgeçtim; yeter ki hızlandırılmış suşi kursundan terk suşici bu işe heveslenmesin. Ama heyhat, yediğim suşiler hep beni hayal kırıklığına uğratır. İki yıl kadar önce, Poligon Mahallesi’nde yeni bir Japon restoran ve suşi barı merakımı uyandırmıştı. Ama içerinin havalandırması, yemeklerin özensiz sunumu ve servis yöneticisinin tavrı üst üste gelmiş, bu mekan hakkındaki oldukça olumsuz yazımı “Sanırım ben suşi barlardan uzak kalmaya devam edeceğim,” diye bitirmiştim. Geçende Boğaz’ın Anadolu yakasında oturan yakınım bir karı koca Kandilli’deki bir Japon restoranına övgüler yağdırıp, beni akşam yemeğe davet etti; meğer iki yıl önce gittiğim İoki adlı mekanın Kandilli şubesiymiş. Kaderime razı oldum.
Mükemmel suşi
Burası usta bir iç mimarın elinden çıkmış, bir Japon evinin sadeliğinde döşenmiş, küçük ama son derece sevimli bir mekandı. Arka tarafta Japon usulü yerde yemek isteyenler için bir bölme vardı. Yazın teras da devreye giriyormuş. Fenerbahçe maçı nedeniyle gittiğimizde restoran boşalmıştı. Tezgahın arkasında çekik gözlü aşçılar dikkatimi çekti. Usta Japonmuş ve biri Taylandlı, biri de Japon kökenli Perulu iki yardımcısı varmış. Yakınlarım gerçek suşi tutkunları. Suşileri onlar belirledi. Bense ortaya biri hardal sos ve lahana salatası ile sunulan tavuk tempura, öteki ızgarada pişmiş özel sosunda marine edilmiş, yanında sebzeler ve yumurtalı pilavla getirilen bonfile dilimlerini seçtim. Bir de klasik Japon miso çorbası söyledim. Yemekte içki yerine yasemin çayı içtik. Tattığım çeşitli kategorilerden suşiler mükemmeldi. Aynı övgüyü Japonca adı Tori’no Karaage olan tavuk yemeği ve Gyu’no shogayaki denen ağızda eriyen bonfile için de tekrarlayabilirim. Siparişi abartmışız, hepsini bitiremedik; tatlı da istemedik, yasemin çayına devam ettik ve bu güzel ortamda sohbeti sürdürdük. Makul fiyat ödediğimiz hesabı son kuruşuna kadar helal edip ayrıldık. Şimdi merakım, iki yıl önce beni mutsuz eden esas restoranın bugün şubesi kadar iyi olup olmadığı. Kısa zamanda gidip öğreneceğim.
Deniz Erbil
Kaynak: Sabah Gazetesi