Yemek şölenine dönüşen iftar sofralarına Türk Kahvesi keyif katıyor. Kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını bırakan kahve, orucunu yeni açanlara dinamizm veriyor.
Ramazan sofrasında kahve içmek Türk halkı için keyiften öte anlam taşıyor. Türkler tarafından keşfedilen “Türk Kahvesi”nin özel tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği bulunuyor.
Zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plana çıkan Türk Kahvesi, sindirime yardımcı olması nedeniyle iftar sofralarının da vazgeçilmezi.
Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuştu.Türkler sayesinde kahveyle tanışan Avrupa, uzun yıllar kahveyi, “Türk Kahvesi” yöntemine uygun hazırlayıp tüketti.
Türklerin yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahvenin, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldığı belirtildi.
İlk Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehanelerde halkın kahveyle tanıştığına dikkati çeken uzmanlar, şu bilgileri verdi:
“Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü, dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı.
Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle
içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul’a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa’yı oradan da tüm dünyayı sardı.”
Özellikleri
Damak uzmanları, Türk Kahvesi’ni, “yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türü. Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, uzun süre sıcak kalabilir” diye tanımlıyor.
Uzmanlar, ince kenarlı fincanda sunulduğu için diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğuyan Türk Kahvesi’nin böylece daha uzun süren kahve keyfi verdiğine işaret ediyor.
Uzmanlar, yoğun kıvamıyla hafızada yer eden Türk Kahvesi’ni şöyle tarif ediyor:
“Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aromatiktir. Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir. Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.
“Kahve Falı” ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür. Eşsizdir çünkü kahvesi fincanın içindedir ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz. Hazırlanırken şeker ilave
edildiğinden diğer kahvelerde olduğu gibi sonradan tatlandırmaya gerek yoktur. Diğer kahve türlerine göre bir içimde daha az kafein içerir.”
Pişirilme ve ikram farkı
Tiryakiye yakışır bir kahvenin ağır ateşte 15-20 dakika pişirilmesini ve cezvenin sık sık ateşe sürülüp çekilmesini öneren uzmanlar, nasıl pişirilirse pişirilsin köpüksüz bir Türk Kahvesi olmayacağını vurguluyor. Eski dönemlerde Türk Kahvesi’nin genellikle şekersiz olduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Bunun yerine kahve öncesinde veya sonrasında tatlı bir şey yemek veya içmek geleneği vardı. Tatlı olarak şerbet benzeri içecekler alındığı gibi reçel, şekerleme veya lokum da yenirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisindeki Yunanistan, Makedonya, Yugoslavya gibi yerlerde ve Türkiye’de kadınlar tarafından Türk kahvesi genellikle şekerli olarak alınırdı” dedi.
Uzmanlar, “Bu bakımdan sade, yandan çarklı, orta gibi isimlerle kırkı aşkın kahve pişirme şekli bulunmaktadır. Şayet kahvenin değişik ve güzel bir koku taşıması isteniyorsa fincanların dibine yerleştirilen bir mahfaza içine kokulu maddeden bir parça konulurdu. En çok yasemin, amber ve karanfil kullanılırdı” diye konuştu.
Dozunda içince tehlike yok, fayda çok
Türk Kahvesi’nin dozunda içildiğinde sağlığı tehdit edecek zararlı yanı olmadığını ifade eden uzmanlar, teskin edici ve dinlendirici özelliği olan bir fincan kahvedeki 50 miligram kafeinin hemen vücuttan atıldığını belirtiyor.
Bu bakımdan Türk Kahvesi fincanının ideal ölçülere sahip olduğunu dile getiren uzmanlar, “Bir fincandan fazla içildiğinde zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plana çıkar. Sindirime yardımcı olur. Bu yönüyle şekerli
içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Yerinde ve zamanında içildiği zaman olağanüstü bir keyif verici olarak ün yapmıştır” diye konuştu.
Lezzetli bir Türk kahvesinin püf noktası
Geçmişte mangal külünde bakır cezveyle pişirilen Türk Kahvesi, kahve makinalarına karşın bugün de kısık ateşte cezvede pişirilme geleneğine uygun hazırlanıyor. Lezzetli Türk kahvesi yapmak için önerilen tarif şöyle:
“İçme suyunu fincanla ölçerek cezveye koyunuz. Mümkün olduğunca az kişilik yapmaya çalışınız. Hatta kişi başına her seferinde ayrı ayrı bir fincanlık pişirme tercih edilmeli.
Her fincan için iki çay kaşığı kahve, iki çay kaşığı şeker (arzuya göre) ilave ediniz. Kısık ateşte kahve ve şekeri iyice karıştırınız. Bir süre sonra kabaran köpüğü fincanlara pay ediniz. Kalan kahveyi bir taşım daha pişiriniz ve fincanlara yavaş yavaş dökünüz. Sunulurken yanında su verilmesi gelenektir. Kahveden önce içilen su, ağzı kahve lezzetine hazırlar.”
Kaynak: cnnturk.com.tr