Fındık, Huşgiller familyasına ait olan ve Türkiye’nin gurur kaynaklarından biri olan eşsiz bir meyve türüdür. Fındığın anavatanı, ülkemizin Kuzeydoğu bölgesidir. Antik dönemde, Pontos adı verilen Doğu Karadeniz dağlarından, Yunanistan’a taşındı ve oradan da Avrupa’ya yayıldı.
Fındığın tarihine bakıldığında, Türkiye’nin kuzeyinde Karadeniz kıyılarında 2300 yıl önce fındık üretildiği belirtilmektedir. Fındık, son 6 yüzyıldır Türkiye’den diğer ülkelere ihraç edilmektedir. Dünya genelindeki fındık üretiminin yaklaşık %75’i Türkiye’de gerçekleşmektedir ve Türkiye’nin fındık ihracatı da bu alanda %70-75’lik bir paya sahiptir.
Fındık Üretim Alanları ve Bölgeleri
Fındığın yetiştiği bölgeler Türkiye’de iki ana bölgeye ayrılabilir:
- Standart Bölge (Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Bölümü): Ordu, Giresun, Rize, Trabzon ve Artvin illeri bu bölgede yer almaktadır. Bu iller, Türkiye’nin fındık üretimindeki önemli merkezlerdir.
- Standart Bölge (Karadeniz Bölgesi’nin Orta ve Batı Bölümü): Samsun, Sinop, Kastamonu, Bolu, Düzce, Sakarya, Zonguldak ve Kocaeli illeri, bu bölgenin bir parçasıdır. Bu bölgeler de Türkiye’nin fındık üretimine katkı sağlamaktadır.
Fındık üretimi için uygun olan yerler, denize yakınlığı ve belirli bir yüksekliği aşmayan alanlardır. Fındık ağacı, denizden iç kesimlere doğru 30 kilometreyi geçmeyen bölgelerde yetişir ve genellikle 750-1000 metre yükseklikteki alanlarda ürün verir. Fındık ağacının bu özel iklim koşulları, lezzetli fındık meyvesinin kalitesini etkiler.
Fındık Hasatı ve İşlenmesi
Türk fındıkları genellikle Ağustos başı ile Ağustos sonu arasında olgunlaşır. Hasat zamanı, fındık dallarının silkelenmesiyle yere düşen zuruflu fındıkların toplanmasıyla gerçekleşir. Ayrıca, dallardan tek tek elle toplama yöntemi de kullanılır.
Hasat edilen fındıklar, arazinin durumuna bağlı olarak aynı gün veya birkaç gün sonra harmanlara taşınır. Burada, fındıklar 10-15 cm kalınlığında serilerek güneş altında ön kurutma işlemine tabi tutulur. Bu işlem, fındıkların kabuklarının kahverengi bir renk alana kadar güneşte kurumasını sağlar. Sonrasında, fındıklar patozlarla kabuklarından ayrılır ve tenteler üzerinde ince tabakalar halinde güneşte kurumaya bırakılır.
Toplam kurutma süresi, hava koşullarına bağlı olarak 15-20 günü bulabilir. Doğal ve güneş altında yapılan bu kurutma işlemi, Türk fındığının eşsiz lezzetini korumasına katkı sağlar.
Fındığın Kullanım Alanları
Fındık, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde çerez olarak tüketilen çok yönlü bir meyvedir. Fındığın yaklaşık %90’ı kavrulmuş, beyazlatılmış, kıyılmış, dilimlenmiş, un ve püre haline getirilerek çikolata, bisküvi, şekerleme endüstrisinde kullanılır. Ayrıca tatlılar, pasta ve dondurma yapımında, yemeklerde ve salatalarda da yardımcı madde olarak kullanılır.
Fındık aynı zamanda odunundan sepetler, bastonlar, sandalyeler, çitler ve el aletleri yapmak için kullanılır. Bazı türleri süs bitkisi olarak parklar ve bahçelerde yetiştirilir. Fındık yaprağı ve meyve zurufleri de gübre olarak kullanılır. Ayrıca, üretim fazlası fındıkların ham yağı çıkarılır ve rafine edilerek yemeklik yağ olarak kullanılırken, fındık küspesi yem sanayiinde katkı maddesi olarak değerlendirilir.
Sanayi ve Ticaret
Türkiye’de fındık işleme sanayisi oldukça gelişmiştir. Ülkede 180 kırma fabrikası ve 40 işleme tesisi bulunmaktadır. Fındık işleme sanayisindeki gelişmeler, işlenmiş iç fındık ihracatının artmasına katkı sağlamıştır. Ülkemizde hazırlanan işlenmiş iç fındıklar, kalitesi nedeniyle birçok ithalatçı-sanayici tarafından tercih edilmektedir.
Fındık işleme tesislerinde kalite kontrol sistemleri, üretimin her aşamasında etkili bir şekilde uygulanır ve HACCP (Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) kapsamında analizler yapılır. Bu sayede Türk fındıkları, dünya genelinde talep gören ve seçkin bir yere sahip bir ürün haline gelmiştir.
Fındık, Türkiye için sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açıdan büyük öneme sahip bir meyvedir. Ülkemizin dünya fındık üretimindeki lider konumu ve fındığın çok yönlü kullanımı, Türk fındığını uluslararası arenada değerli bir ticaret ürünü haline getirmiştir. Bu eşsiz lezzet, Türk mutfağının ve ekonomisinin vazgeçilmez bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir.